Son dönemlerde kısa film festival ve yarışmaları oldukça arttı bilindiği üzere. Hemen her alandan kurum ve kuruluş kendi yarışma ve festivallerini yaratmaya başladı. Her ne kadar kaliteleri tartışmaya açık olsa da sayıların artması oldukça iyi. Çünkü bu herşeyden önce kısa film üretimin artması demek. Bu çok önemli. Ancak çok fazla film çekildiğinde ve çok fazla insan kısa filme ilgi duyduğunda kısa filmlerin kalitesi de ona bağlı olarak artar çünkü. Ben de elimden geldiğince, işlerimden arta kalan zamanlarda kendime ayıracağım zamanlardan fedakarlık ederek kısa film yarışma ve festivallerini duyurmaya çalışıyorum ve bunu yaparken ayrım yapmamaya gayret ediyorum. Düzenleyen kurum ya da kişileri şahsi olarak sevmem, desteklemem vs gibi kişisel düşüncelerime göre değerlendirmiyorum. Hemen hepsine yer vermeye çalışıyorum. Ve tabi bu kurumların aralarında kısa film ya da sinemayla bağlantılı olmayanlar da olabiliyor. Dediğim gibi bu anormal bir durum değil. Napıyor bu kurum ya da kuruluşlar. Kendilerinden de bir iki kişiyi de dahil ederek oyunculardan, yönetmenlerden, ilgili bölümlerin akademisyenlerinden bir jüri oluşturuyorlar ve ağır aksak da olsa yarışma/festivallerini yapıyorlar. Ama bugün güncellemek için başvurularını açan festival ve yarışmaları kontrol ederken bu yazıyı yazmama neden olan başvuruyu gördüm. Siirt Barosu bir kısa film yarışması düzenliyor. Biliyorsunuz Ankara Barosu da benzer bir yarışma düzenliyor. Peki Siirt Barosu Kısa Film Yarışması'nın bu yazıyı yazdırmasının sebebi ne? Jürisi. Bakalım jüride kimler varmış:
FEVZİ İĞREK (AVUKAT)
M. MURAD KORKMAZ (MEMUR/TİYATO SANATÇISI)
NÜFEL ERSÖZ (DOKTOR)
BÜŞRA ARSLAN MEÇİN (ŞAİR/YAZAR)
MEHMET YEŞİLEL (CAFE İŞLETMECİSİ)
FİDAN PESEN ÖZDOĞAN (ECZACI)
NURULLAH SEYİDOĞLU (ÖĞRETMEN)
SONGÜL GEYİK (EV HANIMI)
HALİL LEYLAK (YRD. DOÇ/ÖĞRETİM GÖREVLİSİ)
SEYDAN ALTUNÇ (JEOFİZİK MÜHENDİSİ)
FETİYE ALGAN (HEMŞİRE)
SABAHAT ERSÖZ (RESSAM)
M. ŞAKİR ÖZMAZI (GAZETECİ/ARAŞTIRMACI)
Düşündürücü. Dediğim gibi yarışmayı ya da festivali düzenleyen kurumdan yetkili isimlerin jüride olması çok normaldir ama bu...
Bizde kısa filmler hep aşağılanır. Festivallerde kısa filmciler festivale çağrılmazlar bile çünkü "ekstra masraf"tırlar. Şansa gittikleri festivallerin çoğunda da büyük "sinemacı" abileriyle ablalarıyla aynı ortamlarda tutulmazlar. Çünkü kısa filmci dediğin pop stara aşık yeni ergen gibidir onlar için. Yanyana gelirlerse saldırabilirler. Kısa film dediğin hobidir kısa filmci dediğin de milletin sırıtarak baktığı bir grup genç. Türkiye'de kısa film çekenleri çoğu sinema öğrencisi, mezunu ya da çalışanı olduğu düşünülürse bu çok acı. İnsanların kısa filmden ne anladıklarının yanında çekenlerin de eğitimlerine, emeklerine duyulan saygının da maalesef açık bir örneği. O kadar emek verdiğiniz bir filmin kimler tarafından değerlendirildiği çok önemli. Benim bir sinemacı olarak iç mimarlıkla ilgili bir yarışmada yapacağım değerlendirme ne kadar verimli olursa bu jürinin kısa film yarışmasındaki verimliliği de ancak o kadar olur. Ve işin acı tarafı da yönetmeliklerinde "Jüri değerlendirmesinde "Temaya Uygunluk", "Senaryo", "Sürükleyicilik", "Görsellik" ve "Kurgu" kriterlerinde puanlama metodu uygulanacaktır." ifadesinin geçiyor olması. Merak ediyorum bu konulardaki eğitim, bilgi ve deneyimleri nedir? Kaç kısa film izlemiş kaçını hangi sebepten sevmişlerdir. "Sevmek" önemli bir kelime çünkü bu jürinin önlerine gelen filmleri akademik olarak değerlendiremeyeceği kesindir. Demek ki kişisel düşüncelerine göre değerlendirecekler. Oysa ki kısa film değerlendirmesi uzun metrajdan daha zordur.
Baronun iyi niyetli olduğuna şüphem yok. Sinema salonunun olmadığı bir şehirde kısa film yarışması düzenlemek gibi güzel bir adım atmışlar. Hatta imkanı olmayanlar için bir günlüğüne kamera desteği de vereceklermiş. Ama aklımda şu soru var : "İyi niyetli olmak her zaman iyi sonuç doğurur mu?" Maalesef hayır. İyi niyetli olmanın yanında iyi ve doğru yolları da izlemek gerekir. Üstelik ben çok iyi biliyorum ki pek çok oyuncu, akademisyen, yönetmen kendilerine bu tarz jüri üyeliği teklifi gittiğinde seve seve kabul ediyorlar. Çünkü herkes gibi onlar da sektöre katkısı olacak her türlü girişimi destekliyorlar. Yani iyi ya da en azından işlevsel bir jüri oluşturmak hiç zor değil. Ben de kendi adıma üzerine düşeni yapıyorum ve ilk defa bir yarışmanın duyurusunu bilinçli olarak yapmıyorum ve onun yerine bu yazıyı yazıyorum. Bu yazı sizinle beraber baronun emailine de gönderilecek. Çünkü sanırım onların da bazı konularda bilgilendirilmeye ihtiyaçları var. En azından bir sonraki yarışmalarında biraz daha dikkatli ve saygılı olmaları bakımından. Ya da belki bir sonrakine kendilerine bu konuda destek olabilecek sorup öğrenebilecekleri bir "bilen" ya da onların deyimiyle bir "bilirkişi" bulurlar. Çünkü "bilgi" sahibi olmadan "fikir" ve "yargı" sahibi olmak şu anki ülke şartlarında hani alanda olursa olsun ihtiyacımız olan en son şey.
Sevgiler.
Heval Hazal Kurt
skip to main |
skip to sidebar
Twitter
kocaman organizma, küçücük parazit... (bir sinemacı günlüğü)
13 Eylül 2009 Pazar
Takip Et
Hakkımda
- heval hazal kurt
- İstanbul, Türkiye
- işine aşık heyecanlı bir kız. http://www.parazitfilm.com.tr
Okuyorum
Daha Daha
Takip Ettiklerim
Konulara Bak
- biraz kişisel (21)
- güzel şeyler (8)
- zoofest (8)
- sevgili günlük (4)
- 7 farkı bul (2)
- ben yaptım (1)
1 yorum:
Yarışmayla ilgili gelişmeler var. Aşağıdaki linkten takip edebilirsiniz.
http://parazithayat.blogspot.com/2009/12/siirt-barosu-1-ulusal-ksa-film.html
Yorum Gönder