12 Temmuz 2011 Salı

Doğ Güneş!


Hayat ne acaip. Kelebekler, martılar, Güneş falan. Her gün doğuyor ya Güneş, her gün ötüyor ya martılar, her bahar kanatlanıyor ya kelebekler hep öyle olacak sanıyoruz. Her gün, her an olacaklar sanıp değerlerini hiç bilmiyoruz. Sonra elimizden kayıp gittiklerinde bakakalıyoruz öyle çaresizce. O zamana kadar ne kadar nazımız, kaprisimiz varsa yapıyoruz. Gözümüzün içine giren Güneş’e söyleniyoruz mesela. Yemeğimizin üzerinde uçuşan kelebeğe, sabahları sesleriyle uyandıran martılara... Değer bilmediğimiz yetmiyor bir de yıpratıyoruz. Hiç sormuyoruz mesela Güneş’e her gün doğmak zor gelmiyor mu diye? Uç uç nereye kadar be martı, yorulmadı mı kanatların demiyoruz. Güneş hep doğsun, martı hep uçsun, kelebek hep bize iyi hissettirsin tek derdimiz o. Öyle ya onların işi o. O halde doğ Güneş! Gündüz dağıtır ışığını, kalanıyla gece huzur bulursun kendine. Hadi doğ şimdi!  


Devamını Oku

23 Nisan 2011 Cumartesi

Cuma

Merhaba ben Heval.
Tanıştırayım
Bu da savunma mekanizmam.
Bana ulaşmak için geçmeniz gereken "şey".
Ben değil.
Sen değil.
İnsan hiç değil.
Kaya gibi ağır.
Demir gibi sağlam.
Keçi gibi inatçı.
Adı Cuma.
Robinson'dan alınma.
Dünya sanki bir ada
Ben Robinson
O da can yoldaşım Cuma.

o_O
Devamını Oku

26 Şubat 2011 Cumartesi

İş ve İşçi Problemi

Heval adlı işçinin elinde bu haftasonu halletmesi gereken bir iş vardır. Günde ortalama 10 saat çalışarak sadece bu işi yaparsa iş iki günde bitebilir. Heval'in aynı zamanda sıkça çalan bir telefonu vardır. Telefonda sabahtan beri "arasam mı? aramasam mı? şu işleri toparlayayım öyle arayayım" dediği bir arkadaşı haftasonu görüşmek istediğini söyler. Böylece Heval'in elinde işi bitirmek için 1,5 günü kalır. Heval'in ayrıca elinde olan iş dışında bitirmesi gereken işten daha çok zaman geçirmek istediği üç adet de aklında olan iş vardır.  Adrenalini dizginleyemediği için birinci günün 2/3'ünü o işler üzerinde çalışarak geçirir. İşin yetiştirilme süresi 1 güne iner. Bu süre zarfında ayrıca uyuması, yemek yemesi gibi bazı temel ihtiyaçları da gidermesi gerekmektedir. Heval elindeki işlerle, aklındaki işlerin arasında bir denge kurup, bu haftasonunu sağ atlatıp; ilk işi pazartesi sabahına, ikinci işi çarşamba sabahına, diğer iki işi ise bir sonraki haftasonuna yetiştirebilir mi? Yetiştirirse sağ kalır mı?

Ben çözemedim buyrunuz belki siz çözersiniz.
:)
Devamını Oku

20 Ocak 2011 Perşembe

Kal.

"heyt be gençliğimden kimler kaldı"
dedi eskilerden çınlayan bir şarkıyı dinletirken.
düşündüm.
cidden kimler kaldı?
"ben kaldım." dedim.
ciddiydim.
"sen hep kal."dedi.
ciddiydi.
düşündüm.
evet ben hep kalırım.
huyum kurusun.
hatta o kadar kalırım ki...
aşklar vazgeçer bazen aşklarından
ama...
kalmamı isterler.
kalırım.
ismim heval.
anlamı arkadaş.
arkadaşlar hep kalır.
arkadaşça kalır.
ben hep kalırım.
huyum kurusun.

20 Ocak 2011
Devamını Oku

18 Ocak 2011 Salı

Sinemacının İşi ?

"...Arar, düşler; düşler, arar; işi bu sinemacının. Bulup buluşturacak, bir yastığa yatıracak düşle gerçeği. Ozanlar gibi... Bulamamışsa? Gene düşleyecek, gene arayacak. Gene olmuyorsa, bıraksın sinemayı... Gerçekle düşü düşman etmişse, nerede kaldı onun sinemacılığı? Ne düş biter, ne gerçek. Sen bitmemişsen doğal ki... Dedik ya ozanlar gibi..."

Vedat Türkali'nin 13 Ocak 1982 tarihli Sinema Gençtir yazısından.
Devamını Oku

Takip Et