21 Kasım 2010 Pazar

Philippe Halsman

Bilenler bilir ağır bir dergi hastalığım vardır benim. 6 yaşında kendi dergimi çıkartıyordum o kadar hastalıktır. Dergileri alırım, bulurum, arşvlerim, döner döner okurum, her okuduğumda bir dergiyi mutlaka yeni bir şey bulurum. Kaç kere okumuş olursam olayım mutlaka bulurum ve bu duyguyu severim. Neyse... Bugün sabah eski dergilerimden birini karıştırırken dönem dönem fotoğraflarıyla bir şekilde karşıma çıkan bir fotoğrafçıya rastladım. Hemen herkesin en az bir fotoğrafını bildiğine eminim ve aynı şekilde pek çoğunun da ismini bilmediğine. Ben sabah kendisiyle karşılaşmaktan çok heyecanlandım. Sizinle de paylaşayım istedim. Fotoğraflarını ismiyle birlikte hatırlayalım diye.

Fotoğrafçıyla ilgili bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. Ama 2007/3 sayılı İz dergisinde Ahmet Tulgar'ın kendisiyle ilgili yazdığı yazıdan bir bölümü çok beğendim. Onu fotoğraflarla beraber buraya almak istedim.

"Yıldız, kendisini değil yansıttığını temsil eder. 
Yıldız kendisini değil, kendisinden yansıyanı temsil eder.
Yıldız kendisini değil, kendisine bakıldığında görüleni temsil eder.
Yıldız, kendisiyle temsil ettiği arasındaki mesafe büyüdükçe yıldızlaşır.
Yıldız kendisinden uzaklaştıkça görüntüsü netleşen, parlaklaşandır.
Bir fotoğrafçı eğer yıldızların fotoğrafını çekmekle iştigal ediyorsa, her defasında aynı sorunla karşı karşıya kalır : ışık mı obje mi?
Işığın mı peşine düşmelidir? Objenin mi?
Obje ve ışık, bir yıldız söz konusu olduğunda hem aynı şeydir hem de birbirinden çok farklı iki şey.
Obje kendisinden yansıyan ışığa o kadar benzer ki., benzemiştir ki, her an sadece bir göz kamaşmasını çekme tehlikesiyle karşı karşıyadır fotoğrafçı. 
Ya da bu göz kamaşması o kadar korkutur ki fotoğrafçıyı, bu yüzden, bu yüzdeki gerçeği kaybetmekten o kadar korkar ki fotoğrafçı bu ışıkta, bu kadar ışıkta, ışıktan kaçar ve kaçtıkça yıldızını, yani çekim objesini de kaybeder.
Elinde kalan karanlıktır, bir yıldız değil artık.
Halsman bu iki sorunu iki farklı yöntemi bazen aynı karede bazen de farklı karelerde uygulayarak aşıyor ve yıldızlardan gerçeği, gerçekten yıldız üretiyor.
Yıldız artık sadece ışığını değil fotoğrafçıyı da temsil etmektedir."

1947 - Albert Einstein

1952 - Marilyn Monroe

1948 - "Jack-of all-trades"

1959 - Edward Steichen



1948 - Salvador Dali "Dali Atomicus"


1950 - Marlon Brando

1955 - Audrey Hepburn

1948 -Merce Cunningham




1951 - Dean Martin & Jerry Lewis

1958 - Windsor Dükü ve Düşesi

1962 - Alfred Hitchcock

0 yorum:

Yorum Gönder

Takip Et